17 Mart 2009 Salı

İlginç Örnekler

Woody Allen'ın Vicky Christina Barcelona filmi Türkiye'de vizyona girdiğinden beri gerek gazetelerde gerekse kültür dünyasında benzer bir projenin neden ülkemiz için yapılmadığı konuşuldu. Türkiye'de ve İstanbul'da geçen filmlerin yapılması ve tüm dünyada gösterilecek kalitede olmaları lazım. Bu bakış açısı ile Istanbul On My Mind bir ilke imza atıyor. Bunun arkasından yeni projelerin de geleceğini umut ediyoruz.

Türkiye'nin dünya çapında markalaşması ve gerek turizm, gerekse kültürel alanda tanınması için bu türde projelerin artması gerekmektedir. Bunun en yakın örneklerinden birisi komşumuz Yunanistan'dan geliyor. 2002 yılında gösterime giren My Big Fat Greek Wedding tüm dünyaya Yunan insanını ve kültürünü sevdiren bir film oldu. Daha sonra Mama Mia! ile Yunan adalarına ve turizmine çalıştı sinema endüstrisi. Her iki proje de Yunan kültürünün dünyada daha iyi tanınması yolunda inanılmaz pozitif mesajlar verdi. Bunun dışında yüksek turizm gelirleri sağladı. Durumun çok iyi farkında olan Yunanistan, bu sene de My Life In Ruins filmi ile özenle yarattığı markasını koruyacak.

Bizler ise halen dünyada "Türk" deyince akla gelen Midnight Express filminin izlerini silmek için hiçbir şey yapmıyoruz. Oysa iki kat daha çok uluslararası film üretip, hakkımızda yapılmış kötü filmleri unutturmamız lazım. 

14 yıldır Amerika'da yaşadığım için "yabancı" bakış açısını kolaylıkla algılayabiliyorum. Bu insanlar sinemalarda ve evlerinde DVD'de gördükleri tecrübeleri yaşamak istiyorlar.

Bir diğer örnek Mısır. Son yıllarda yaşanan tüm terör olaylarına rağmen özellikle Mummy filmleri sayesinde turizmde diğer ülkelere büyük bir fark attığını görüyoruz.

Tüm dünyanın bir numaralı balayı destinasyonu Hawaii adalarını düşünün. Yıllardır Amerikan filmleri sayesinde Hawai=Balayi haline dönüştü.

Bakınız: Yeni Zelanda. Yüzüklerin Efendisi serisi, peşinden Chronicles of Narnia, King Kong gibi pek çok filmden sonra 10 yıl önce yeri bile bilinmeyen bu ülke şu anda marka değeri açısından dünyada ilk 3'ü içerisinde. Türkiye ilk 50'de bile değil.

MGM'in 1960'larda yaptığı Topkapı filminin tekrar cekilmesi soz konusu (remake). Biz bu filmin orjinal mekanlarında değil, Almanya'da yapılan Topkapı setlerinde çekilmesine göz yumuyoruz. Tıpkı Troy ayıbı gibi...

Neler yapılması gerekir sorusunun cevabı ise çok net. Uluslararası standartlarda filmleri, İstanbul'dan başlayarak tüm Türkiye'de yapılmasını başlatmak.

Diğer ülkelerin yaptığı gibi ülkemizde film çekmek isteyen yapımcılara getirdikleri ve ülkemizde harcadıkları paranın bir kısmını "teşvik" olarak geri vermek ve KDV almamak. Bu sistem birçok ülkede yürürlükte.

Çok uzatmadan basit bir örnekle bitirmek istiyorum. 2006 yılında bu teşvik yasasının olmadığı New Mexico eyaletinin sinema gelirleri 8 milyon dolar iken, 2007 yılında teşvik yasasının yürürlüğe girmesiyle bu rakam 428 milyon dolara çıkıyor. (Variety Magazine, June 26 2007)


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder